21 Eylül 2010 Salı

REENKARNASYON GERÇEĞİ

Hicr 35-36-37-38-39: Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır! (İblis:) Rabbim! Öyle ise, (varlıkların) tekrar dirileceği güne kadar bana mühlet ver, dedi. Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin" "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..." (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!
Bakara 14: İman edenlerle karşılaştıkları zaman: "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, derler ki: "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz."
İblis (Şeytan), Allah’tan aldığı ahit gereği Hz. İsa tarafından öldürüleceği güne kadar ölümsüzdür. Kendini multikopya olarak çoğaltarak her bir insana, bir şeytan musallat etmiştir. Yani ayetlerden de anlaşılacağı üzere her bir insanda bir şeytan bulunmaktadır. Ölüm halinde, ruh ve melekler bir daha gelmemecesine giderler. Ama şeytan dediğimiz faktör, ulvi âlemlere gidemiyor. Allah’dan aldığı ahit gereği, ölmüyor ve tekrar tekrar kullanılabiliniyor. Ölenden çıkıp bir süre boşta kalıyor, sonra yeni doğan bir başkasına geçiyor ve yoluna devam ediyor. Yani melekler ve ruh birer kez kullanılmasına karşılık, Şeytan bedenden bedene geçiyor, Eski Mısırlı oluyor, Fatih Sultan Mehmet’in askeri oluyor ya da şimdiki bir zenci kadının şeytanı vb.
Çok seyrek de olsa şöyle bir ruhsal kısa devre oluyor: Normalde şeytan boşta kalır ve uzun bir süre sonra, yeni doğan birine geçer. Ama öyle bir an oluyor ki, şeytanın öldüğü bir kişiden çıkması ile yeni doğan bir kişiye geçmesi durumu çakışıp, üst üste biniyor ve şeytan, bu değişimin farkına varamıyor. Bu durumda şeytanın anıları bir önceki bedendeymiş gibi devam ediyor. Örneğin, yeni doğan çocuk konuşmaya başlayınca şaşırtıcı bir şekilde: "Ben daha önce filanca yerde filanca kişi tarafından baltayla öldürüldüm" Üç yaşındaki çocuğu ailesi alıyor ve Türkiye’nin bir ucunda, hiç gitmedikleri bir yere götürüyorlar. Çocuk, bebek yolları tarif ediyor, "Burası muhtarın evi, bu iki kadın benim kızlarım, bu da beni öldüren adam ve baltası..." İşte bu durum, ruhsal kısa devre sonucudur… Yani aslında kimse yeniden bedenleşip doğmuyor… Sadece şeytanın zihni ile insanın zihni çakışıyor ve o insan şeytanın, önceden bulunduğu bedenin hatıralarını hatırlıyor…
Ekminezis, yani geçmiş yaşamları hatırlamak, hipnoz etkisinde de olabilen bir durumdur. Hipnozitör sizi zamanda geriye gönderir, telkinle yaşınızı küçültür. Siz de bayağı çocuklaşır, çocuk gibi yazmaya başlarsınız. Sonra sizi doğduğunuz güne hatta ana rahmine gönderir. (Ters durmaya çalışırsınız) Sonra daha geriye... İşte o daha geride şu oluyor. Örneğin şu anda hatırlamadığınız bir yaşamı (şeytanın önceden bulunduğu insanın yaşamını-hatıralarını), hatırlamaya başlarsınız. "Ben bundan önce Afrika’da köle olarak satılmış bir kadındım." Gibi. Oysa bedenine hâkimiyeti yerine, önce hipnozcu sonra da onun bizi ilettiği, bizden önceki anılarını bize nakleden şeytanın etkisinde işgal edilmişizdir.
[Hipnoz bizim bedenimiz üzerinde kurduğumuz bir doğal olaydır. Ancak uykuda diskalifiye oluyoruz. Hipnoz kendi bedenimizi işgal etmektir. Ancak, bir başkası da (Hipnozitör ya da cin vb.) sizi işgal edebiliyor. O zaman kendi bilincimiz "Geri plana" çekiliyor ve işgalci kiplik (Modality anlamında) beden denen makineyi, otomobili kullanmaya başlıyor. Nasıl ki, elektrik akımının bir faz bir toprak iki ucu varsa, insan denen varlığa da biri "Melek=Takyon ötekisi Şeytan(Enerji) iki hat veriliyor. Bunlardan ilki iyi öneride, ikincisi kötü öneride bulunuyor. Biri avukat biri savcı sanki... Ama siz de hâkimsiniz yani önermeleri siz karara bağlayacaksınız…]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder