21 Eylül 2010 Salı

CENAZE TÖRENİ NASIL YAPILIR

Tevbe 84: Onlardan ölen birinin namazını hiçbir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah'a ve elçisine (karşı) inkâra saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler.
Ayetin klasik meali yukarıdaki gibidir. Ayetin Arapçasına ise aşağıdaki gibidir:
Tevbe 84: Ve la tüsalli ala ehadim minhüm mate ebedev ve la tekum ala kabrih* innehüm keferu billahi ve rasulihı ve matu ve hüm fasikun
Ayetin orijinal halinde namaz ifadesi yoktur. Bildiğiniz gibi ayette namaz kelimesinin geçmesi için “ekımıs salate” ifadesinin olması lazımdır. Hâlbuki burada geçen “tü salli” ifadesi bir namaz değil sadece anmak, ta’zim, ta’ziye anlamına gelmektedir. Nitekim zaten namaz sadece Allah için yapılan bir tapınma hareketidir. Eğer ayette ölü için  “ekımıs salate” ifadesi olsaydı bu bildiğimiz anlamda namaz olurdu. Ama orada belirtilen sadece bir anma son bir uğurlayıştır. Zaten diğer türlü olsaydı, (Normal kıldığımız namaz gibi olsaydı) o namaz, Allah’a şirk koşmak olurdu.
Cenaze namazı, namaz değildir, bir Resulullah uygulamasıdır. Bir son uğurlayıştır. Bu son uğurlayışta bütün insanların ölümlü olduğu, bir gün hepimizin öleceği vurgusu yapıldığından önemlidir. Ama farz değildir. Bir nevi insan olmanın gerekliliğidir. Bu son uğurlayışla ölümlü varlıklar olduğumuzu hatırlarız. Eğer cenaze töreni "BİLDİĞİMİZ ANKLAMDA, HER GÜN KILDIĞIMIZ NAMAZ GİBİ" olsaydı, mevta/tabut camii içine taşınır ve orada SECDE ile kılınırdı (Namaz, secdesiz olmaz). Hâlbuki öyle kılınmıyor. Kur'an'da hiçbir şey eksik bırakılmadığına göre, demek ki ayete göre; cenaze namazı NAMAZ değil bir defin töreni, bir son uğurlayıştır. Bunu zaten ayetten de görebiliyoruz. Bu durumda cenaze törenini yapan imam, aslında bizlere namaz kıldırmıyor, sadece defin törenini yönetiyor. Bu defin törenini ise, herkes yapabilir. Bunun için paralı bir imama gerek yoktur.
Cenaze töreninde; tekbir, kıyam ve kıraat dışında hiçbir şey yapılmaz. Cemaatin içinden herhangi biri imam olur (Asla paralı bir imamın arkasında durmayın. Durmak zorunda kalırsanız da asla niyetinizde uydum imama falan demeyin). “Niyet ettim Allah rızası için mevtayı uğurlamaya uydum hazır olan imama” (eğer imam paralı ise “Niyet ettim Allah rızası için mevtayı uğurlamaya” dersiniz. Uydum imama demeyin.) şeklinde niyet ettikten sonra Allahuekber deyip ister ellerinizi bağlayın, isterseniz de ellerinizi serbest bırakın fark etmez. Sonra da içinizden kendi kulağınızın duyabileceği ölçüde fısıltı ile Mevtaya ayet okuyunuz. Daha sonra imamın selam vermesi ile sağa ve sola “Selam ve Selam” deyin. Cenaze töreni bu şekilde bitmiş olur. Mevtayı omuzlayın, kabrine götürün ve bir an önce buluşmak istediği toprağı kürekle üzerine atın. Kendinizi hırpalamamak koşuluyla üzülüp ağlamanızda bir sakınca yoktur. (Ağlayınca, hayvan değil insan olduğumuzu idrak ederiz.) Borcunu silin, hakkınızı helal edin, ıskata girmeyin. Ama ıskat yetersiz ise ve alacaklısı varsa, kendi kazancınızdan infak ederek, alacaklısına borcunu bizzat öderseniz çok iyi bir iş yapmış, Allah’a borç vermiş olursunuz.
Üç günden fazla yas tutmayın:
1. İlk gün yakınlarını teselli etmek ve cenaze evine yemek sağlamak üzere orada olun. Özellikle bir kenarda çocuklarla oynayarak onları teselli edin. Hatta çocukları sinemaya, parka vb. götürün
2. İkinci gün ıskat-infak ve hayır işlerine bakın, ailesini yeniden ve çok kısa ziyaret edin, varsa çocukları(torunları) yeniden lunaparka vb. götürün
3. Üçüncü gün Kur’an okuyun, ruhuna armağan edin. Dilerseniz dini günlerde mezar ziyeretine gidin. Bundan sonra ise hayat devam ediyor ve yas tutmayın artık. Normal hayatınıza dönün…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder