21 Eylül 2010 Salı

ZIHAR

Azhab 4: Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır...
Zıhar=Oidipus kompleksi. Eşinizle, annenize benzediği için evlenmek, eşinizi annenizin elbiselerini giydirmeye zorlamak vb. Zıhardır. Anneye benzeterek alınan eş (özellikle evlendiğiniz kişi akrabanız ise) tam bir felakettir ve anneye olan sevginin cinselliğe yönelmesi afetidir…
(Daha açıklayıcı olması açısından şöyle bir örnek verelim: Çok sevdiğiniz annenizi kaybettiniz ya da çok uzak diyarlardasınız, onu çok özlüyorsunuz. Bir gün, yolda annenize çok benzeyen bir kadınla karşılaştınız ya da akrabalarınız içinde annenize çok benzeyen biriyle tanıştınız. Ve tanıştığınız o kişiyle sırf annenize benzediği için/anne özlemini gidermek için/daima annenizi hatırlamak için evlendiniz, o da yetmedi eşinize, duyduğunuz özlemden dolayı, annenizin elbiselerini zorla giydirmeye başladınız… Gerçekte anneniz, anneniz olması dolayısıyla cinsellik duymadığınız, sevgi beslediğiniz, özlem duyduğunuz kişidir. Ancak eşiniz, eşiniz olması dolayısıyla cinsellik duyduğunuz kişidir. Siz; eşinizle, annenize olan özlem nedeniyle evlenmiş olmanıza rağmen, eşinizle cinsel ilişkiye girdiğinizden, sanki cinsellik duygunuz anneniz yönüne kaymış gibi olur ki bu da Allah’ın yasakladığı bir şeydir. Bu nedenle kesinlikle annenize beslediğiniz sevgi ya da özlem nedeniyle, annenize benzettiğiniz eşinizle evlenmeyin ne de özleminizi gidermek/onu hatırlamak/hatıralarını canlı tutmak için eşinizi annenize benzetecek davranışlar içine sokmayın…)
Yukarıda da anlattığımız gibi cinsel hayatınızı ilgilendiren her hangi bir durumda, eğer Anne ile analoji kurulması/benzetişim durumu söz konusu ise o durum zıhardır, yasaklıdır, haramdır. Dolayısıyla o benzetişim durumundan kaçınmak gerekir. Aksi halde sanki annenizle cinsel ilişkiye girmişsiniz gibi günaha girersiniz. Yani, kısacası cinsel hayatınızı ilgilendiren hiçbir şeyi/kimseyi annenize benzetmeyin/özdeşleştirmeyin… Benzettiyseniz/özdeşleştirdiyseniz de, sakın ola da o kişiyle ilişkiye girmeyin… Nitekim Allah(cc), Kur’an’da söyle buyurmaktadır:
Ahzab 4: Allah bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı. Bu sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir. Allah ise hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir.
Mücadele 2: Sizden kadınlarına "zıhar"da bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.
Mücadele 3: Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.
Mücadele 4: (Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ard arda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resûlüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.
Ayrıca “zıhar” kelimesinin karşılık geldiği diğer anlamlara baktığımızda; Zıhar=Annesiyle evlenen Firavun. Zambur=Kız kardeşiyle evlenen Firavun… anlamlarına da karşılık gelir ki, bu da açıkçası Freudianizme tam bir karşı çıkmadır, destek vermemektir. Nitekim incelendiğinde Freudianizmin "Annesiyle evlenen Firavun tiynetinden bir farkı” olmadığı görülecektir.
[Oidipus kompleksi hayvanlarda da vardır… Tarantula, Türkçesi: Karadul. Dişi örümcek, erkek örümceğin yaklaşık iki buçuk misli büyüklüktedir. Erkek örümcek, üreme içgüdüsü inisiyesiyle DİŞİYE hareket ederken, aslında ANNESİNE gittiğini (ZIHAR) sanıyor. Sonuçta da, annesi sandığı dişi örümcek tarafından "PARÇALANIP, YENİLİYOR”
Zıhar ayeti sadece bir oidipus kompleksi değil; anne'nin de KAYINVALİDELİK kompleksi, "Oğlunu kaptırmama" kompleksi, sevgiyi başka bir kadınla (el kızı) paylaşmaya tahammülsüzlük kompleksi... ZIHAR'ın bir başka anlamı da şu: "Oğul annesini ADALET dışında sırf annesinin gönlü kırılmasın" diye "karısını ezmek üzerine" kurduğu bir evlilik yaşatmasıdır.
Zıhar'ın bir başka anlamı da şu: MEMLUK=Elinizin altındakiler'den biri de "EL KIZI=GELİN" Lafta kaynanalar; "O benim kızım SAYILIR" teranesi... "Olur mu öyle şey, o benim kızımdan FARKSIZ!" diye ağızda ciklet laflar... Gönülde bir şey yok, kin var kin… "Elin kızı geldi ve oğlumu alıp gitti!" Öyle mi? Ya sen bundan taa şu kadar yıl önce GELİN olup, başkasının OĞLUNU, onun annesinden almadın mı?
"Sütüm haram olsun, beni toy bir geline sattı! Var yok onun için çalışıyor. Ben ona nasıl baktım, nasıl emzirdim?" diyerekten çocuklarını tehdit etmeler…
Bu tip davranışların hepsi Allah’ın yasakladığı, haram kıldığı şeylerdir. Kaldı ki ayetler, annelerin sütünün sadece bir "ÜF" değeri olduğunu bildiriyor. Evlatlar da çocuk besleyecek, gelinler ve kız evlatlar da SÜT emzirerek, annelerin SÜT hakkını ödemiş oluyorlar. Kimse kimseden ALACAKLI değil! Sadece sütün karşılığı "ÜFFÜN" dememekle ödenmektedir. Bir üflemelik hakkı vardır annelerin-ASLINDA- (Yani yaşlanıp da bakıma muhtaç oldukları zaman, onlara yardım edin, ihtiyaçlarını giderin. Bir şey istedikleri zaman “öff yine ne var” demeyin, her zaman sevgiyle ve saygıyla bakın. Onlar size bebekken nasıl bakmışlarsa sizde onlara bu yaşlılık hallerinde öylece titizce bakın. Onlara asla “öff” bile demeyin, demektedir).
Cifir âlemine uzanarak Kur’an’ın gizil bilgilerine bir bakalım:
Allah KARDEŞ evliliği olmasın diye Havva anamıza biri kendi öz-gen çocuğu; ötekisi YY olan çapraz "Tüp" kardeş verdi. Havva kendi çocuklarını (Çirkin olanları) ANNE gibi severken, yine kendi doğurduğu öteki kategori (huri) çocuklarını da KAYNANA gibi görerek yasak meyve hatalarını sürdürmekle kalmadı, bu karakterinin nesillerden nesillere, kızlarının genlerine "Kaynanalık ZIHAR" kompleksi şeklinde yerleşmesine neden oldu. Kendi çocuklarını, "ÖZ" ve "ÜVEY" diye ikiye ayırdı. Habil'in ölümüne "Damadı ölmüş" gibi bakarken, "Kabil'in ceza almasına da tüm şirretliğiyle karşı çıktı." Lut'un "GÖZÜ ARKADA KALAN" karısı gibi... Nuh'a "BUNAK" diyen ve Tufan'a inanmayan karısı gibi… O kadın ki en büyük oğlu YAMM(Kenan)ın ZIHAR derecede aşığıydı.]
Kur’an’a göre; Erkeğin eşini, annesiyle ZIHAR etmesi HARAM iken, kadının eşini, babasıyla ZIHAR etmesi günah değildir. Şöyle ki; bir kız, bir erkeği beğenirken; babam gibi zeki, babam gibi yakışıklı, babam gibi karakterli, babam gibi uzun boylu, babam gibi iyi, babam gibi sevecen, babam gibi… diyerekten, benzetişim yaparak o erkekle evlenmesini/cinsel ilişkiye girmesini haram olarak değerlendirmezken, bir erkeğin aynı şekilde bir kızı beğenirken; annem gibi…… diyerekten, benzetişim yaparak evlenmesini/cinsel ilişkiye girmesini haram olarak değerlendirir... (Kur’an’ın bunu erkeğe haram, kadına ise haram olarak belirtmemesindeki neden; erkeğin karşı cinse cinsel obje gözüyle, kadının ise sevgi gözüyle bakmasından kaynaklanmaktadır).
Ayetler ayrıca; erkeğin, eşine “bana annem gibisin” sözlerini söyleyerekten “zıhar etmesini” ve böylelikle de boşamaya kalkmasını çirkin bir fiil olarak değerlendirir. Bu sözlerin boşanmayı sağlamayacağı gibi, sonradan erkeğin eşiyle ilişkiye girebilmesinin tek yolunun, bir köleyi azat etmek olduğunu ya da iki ay ard arda oruç tutmaktan geçtiğini söyler…
Aynı ayete göre, yine bir kadının kendinden büyük kişilerle evlenmesi tavsiye edilirken, bir erkeğin kendinden yaşlı kişilerle evlenmesi tavsiye edilmez
Zaten tarih boyunca yaşıtlar arası evlilik pek az sayıda oluyor… Ama erkeğin yaşlı olduğu, kadının genç olduğu evlilik sistemi çok yaygındır. Bu durum aslında doğa yasaları gereği olup, bu yasalar genç erkeği yaşlı kadınla evlendirmiyor... Şöyle ki; kadın belli bir yaş sınırından sonra menapoza girerek üreme fonksiyonunu yitiriyor, dolayısıyla çocuk doğuramıyor, fakat erkeğin menapozu olan andropoz aslında yoktur ve 93 yaşında dahi baba olabilirsiniz… Bu nedenle kadınların, kendilerinden büyük kişilerle evlenebilecekleri tavsiye edilirken, erkeklerin kendilerinden çok yaşlı (mesela anneleri yaşında) kişilerle evlenmeleri tavsiye edilmez…
Evet, Hatice Anamız 40, Resulullah 25 yaşındaydı, evlendiklerinde... (Şimdi bir dar kafalı çıkıp mademki peygamber öyle yapmış, bizde yapabilir diyebilir. Peygamberin evlendiği yaşa bakarsanız, o yaşta kendisine daha peygamberlik gelmediğini ve evlenme teklifini kendisinin değil Hatice annemizin yaptığını ve bu durumun Peygamberin korunma altına alınması için Allah’ın bir rahmeti olduğunu görürsünüz). Ama bu evlilik tipi tavsiyeşayan değildir... Yani Anne olma yetisini yitirmiş ya da yitirmek üzere olan birine genç erkeği yöneltmiyor ayetler... Tam tersine yaşlı bir erkeği genç bir kadına ve karşılıklı rıza ile yönlendiriyor.
Ayetlere göre; kadınlar kendi rızaları ile baskı altında olmadan, kendilerinden çok yaşlı kişilerle evlenebilirler. Bu durum yadırganacak bir durum değildir. Çünkü sonuçta herkes özgür iradeye sahiptir. Bir kadın kendisinden çok büyük biriyle evlenmek istiyorsa kimse buna bir şey diyemez… Çünkü evlilik müessesesi karşılıklı rızaya dayanan bir ahittir. Unutmayın ki; Cennette bile gerek insan dişilerinin gerek Huri kızlarının yaşı 16 olarak verilirken, erkeklerin yaşı yaklaşık iki misli olarak verilir (Cennette bütün erkekler, ğılmanlar=erkek huriler 33, tüm kadınlar ve huriler ise 16 yaşında olacaklardır).
Kadınların çoğunun genelde kendilerinden çok yaşlı kilerle evlenmek istemelerinin altında yatan ana gaye, kadınların gizil içgüdülerinde yatmaktadır (Eğer yaşlı kocayı, zenginliğinden/mirasından ötürü istemiyorsa…). Bunlar:
1.Fiziksel olarak YAKIŞIKLI/Güzel çocukları olması tutkusu,
2.Bundan da önemlisi maneviyat olarak, "Akıllı erkeğin, zekâsının çocuklarına geçmesini istemesidir."
Bu nedenlerden dolayı kadın, kendinden yaşça büyük akil ve olgun erkeğe yönelmekte hatta erkeğin görevini bile bazen üstlenip, evlenme teklifini kendisi edebilmekte/iletebilmektedir.
Aslında Resulullah da bu şekilde evlenmiştir. Aişe ve Hafize annelerimiz çok gençlerdi ve ikisi de (Aişe babasını aracı koyarak) Resulullahı istetti.
[Yalan hadisler, Hz. Ayşe’nin evlendiğinde yaşının 7, bazı hadisler 9 olduğunu söylerler/uydururlar. Oysa Hz. Ayşe evlendiğinde Arap iklim koşullarına göre reşit idi ve kimsenin zoru ile ya da görücü usulüyle evlendirilmedi. Direk kendi isteğiyle Peygambere evlenme teklifini iletti ve bu şekilde evlendiler… Nitekim Siyeri Nebi’de, Ayşe anamız evlendiğinde 14 yaşında olduğu ve Peygamberle 3 yıl evli kaldığı ve Peygamber 63 yaşında vefat ettiğinde 17 yaşında olduğu yazılıdır (gerçi bugünlerde, özellikle tarikatçı kesim, siyerleri de hadisler ışığında yazıp gerçekleri tahrif etti…) Ama uydurma Hadislere göre Peygamber, Ayşe annemizle 6 yaşında nişanlandı, 7 yaşında nikâhlandı... Benim Resulullahım böyle şeyler yapmaz, o cinsel sapık değildir. Benim Resulullahım "Üsvei Hasene=En güzel ahlak sahibi olarak yaratılmıştır…].

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder