21 Eylül 2010 Salı

CUMA NAMAZI

Cuma 9: Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
Cuma 10: Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip-arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.
Konuya bir Gelenekçinin yazısı ile başlayalım:
”Dinde reform olmaz…………Kadınların Cuma namazına gitmelerinin farz olduğunu söyleyerek, Allah'ın mabedini pazar yerindeki ayak üstü dedikodu yerlerine ve kabul günlerine çeviren ve gerçek mümin erkeklerin dikkatini dağıtarak Allah'ı zikrden alıkoyan o çenebaz gevezeleri mübarek camiye sokmak istemenizde çok fena maksatlar hissettim. Siz bizim mezheb imamlarımızdan, Peygamberin sünnet ve hadislerinden, yüzü suyu hürmetine kıyametin kopmadığı sayısız evliyamızdan, İmamı Gazali, İmamı Rabbani ve daha sayısız ulamadan daha çok mu biliyorsanız……………”
Hadisler "Kadınlar gevezedir, orası mesciddir, harem ve ğıybet yeri değildir. Cuma ciddidir, bir erkek işidir." Diyor. Sözde Resulullah 220 yıl sonra yazılmış hadislerinde şöyle buyuruyor: "Cuma günü İslam Âleminin tatil günüdür. O gün bir bayramdır. Ticaret dâhil her yer tam gün tatil olur, herşey tatil olur” .
Hadislere göre Cuma gününü şu şekilde geçirmek zorundayız: “Öğlene kadar Cuma'ya hazırlanırsınız ve Cuma namazından sonra çoluk çocuğunuzla masireye (Piknik) gidersiniz ki bir haftanın yorgunluğunu ailenizle birlikte eğlenerek istirahat edesiniz. Yahudilere Cumartesi günü, size maile (Ailecek) istirahat GÜNÜ OLARAK Cuma günü buyurulmuştur. Zevcelerinizle halvetleşmek için de Cuma gecesi (Arap anlayışıyla gece günden önce girdiği için Perşembe gecesine Cuma gecesi diyorlar) akşam ezanı ile Yatsı ezanı arasıdır. Sabah güsuluyla  namazınızı kılınız. Kur'an okuyarak Duhan (Kuşluk namazı 09.oo civarı) vaktini bekleyip, kılın.  Sonra en yeni, en iyi ve en temiz elbiselerinizi giyiniz, mümkünse bir daha boy abdesti alınız, güzel kokmak için hacıyağınızı sürünüz, saçlarınızı zeytinyağı ile tarayınız, gözünüze sürme çekiniz. En uzak camiyi hedef edininiz ve yola çıkınız. Cami ne kadar uzak olursa adım başına bir hac sevabı alacağınız için en en en uzak camiye yürüyünüz. Cuma Selası  okunduğunda asırlık (yüz yaşında veya buna en yakın yaşlarda) bir ihtiyarın önüne geçmeyecek biçimde Allah'ı zikrederek çok ağır ağır camiye yürüyünüz. Cuma'yı tadili erkanıyla (Önce-sonra sünnetleri, Zuhru Ahiri ve tesbihleriyle) eda ediniz. Biliniz ki camiden en son çıkan en çok sevaba naildir. Daha sonra maile (Ailece, çoluk çocuklarınızla) mesireye çıkınız ve ta'dilin  (Tatil) size ihsanının zevkini çıkarınız. Eğer böyle yapmasanız, Beni Yedi kudretinde tutan Allah'a yemin ederim ki, şefaatime nail olamaz, ebedi çılgın ateş azabında helak olursunuz."
Ne kadar güzel ve hatta özel yazılmış hadisler. Bize eşimizle buluşmanın saatlerini bile vermiş, çifte boy abdesti, hacıyağı cennet kokuları, zeytinyağından briyantinler, gözlere çekilen far ve rimeller tavsiye etmiş, en yeni giysiler satın almamızı farz buyurmuş, uzak bir camiye, en yaşlı insanları geçmeyecek biçimde çok ağır gitmemiz ve en ağır biçimde çıkmamız emredilmiş. Bunun kötülük neresinde? Olsa olsa kötü olan Kur'an’dır... İyi de Kur'an anayasadır. Kelamullah=Allah sözüdür, kitabın vahyedicisi Allah'ımızdır! "O" herşeyin en üstü tek yaratıcıdır. Onun yanında Resulullah yaratılandır, her yaratılan gibi acizdir.  Çünkü insandır. Allah'ın tersine giden hiçbir şeyi bize "Sünnet ve Hadis" diye yutturmaz, çünkü o Üsvei Hasene=En güzel ahlak sahibidir. Velev ki Peygamber efendimiz bu "hadis dizisini" söyledi. İyi ama Kur'an bunun tam tersini söylüyor. Bu durumda Siz hangisinin emrini dinleyeceksiniz? Allah’ın emrini mi yoksa uydurma olan o hadislerin mi?
Ya bunların hiçbirini Resulullah söylemediyse? Kaldı ki, Resulullah'a iftira edilen bütün bu hadisler SAHİH=Sahici, essah adıyla altın tasta sunulan bir zehirdir. Tırnağına kurban olduğum Resulullah,  Allah'ın hiç bir dediğinden dışarı çıkamaz ve kendi başına bir eklenti yapamaz. Kur'an'a alternatif  "Sahih Hadis" diye bir kitap  yazamaz. Zaten okuma yazma da bilmez. Kaldı ki, tüm Hadislerin yazılmasını kendi döneminde yasaklamış ve Kur'an ayetleriyle karışmasını engellemiştir. Nitekim Allah, Yusuf 111. ayette: “Bu Kur’an, udurulabilecek bir söz (HADİS) değildir” demektedir. Tüm hadisler Resulullah'ın vefatından 220 yıl sonra Buhari ve Müslim ile 4 anonim-yazarı bilinmeyen (Kitabı sitte) 6 kitapta toplanmıştır. Hadisler iyi de, bakalım Allah'ımız ne buyuruyor.
Cuma suresi 9-10 ayetlerin açılımı şöyle: Ya Eyyuhelleziyne amenu: Ey iman edenler, inananlar!
Burada biraz duralım, Kadınlar da Allah'ın kulu, iman edeni değil midir? Allah dileseydi Nur-30. ayetteki gibi "Kul lil müminun=Mümin erkeklere de de ki..." ve izleyen 31.ayetteki gibi "Kul lil müminatü =Mümin kadınlara da söyle ki..." diye ayırırdı. (Kadın erkek ayrımı sadece miras, evlilik soyadı vb. gibi konularda gündeme getirilmiştir ve amaç kadın hukukunu korumaktır. Başka hiç bir konuda Kur’an’da kadın-erkek ayrımı göremezsiniz. Örneğin namaz kılın, zekât verin derken bunu "Kadın ve erkek"diye ikiye ayırmıyor. Bunların içinde kadın ve erkek birlikte var. O halde siz nasıl olur da "Ey iman edenler"i burada "Kadınlar hariç" diye tercüme edersiniz. Evet, Cuma namazı kadınlara da farzdır. Ayetlere göre tüm yeryüzü bizlere "Secde yeri" kılındığına göre, cami şartı yoktur, çağımızda apartman yerleşiminde (site-blok-apart-kamp vb.) meskun  akil baliğ hanımefendilerden elverişli olanlar, sığabilecekleri bir salonda Cuma farzı olan 2 rekâtı  kılarken, biyolojik anlamında müsait olmayan hanımefendiler de örneğin küçük çocuklara göz kulak olurlar (Adetli olan kadınlar dilerlerse abdest alarak namaz kılabilirler). Ayet şöyle devam ediyor:
"Cuma günü ezanında HEMEN Allah'ı anmaya koşun; alış verişi bırakın. Bilesiniz ki bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz bitince yeryüzüne yayılın. Allah’ın lütfundan rızık isteyin. Allah'ı çok anın ki saadete erişesiniz."
Gördünüz mü, Cuma'dan bir saat önce kadar okunan Sela vb. hiç bir şey yok. Sadece EZAN var! Gördünüz mü, "Hemen Allah'ı anmaya koşmak" var: Hani biz ağır ağır en yaşlı insanları geçmeden, en uzak camiye gidecektik? Gördünüz mü, Hemen koştuğunuz zaman "Alışverişi bırakmak" var. Bunun anlamı şu: Demek ki o gün en azından öğlene kadar tatil değilmiş. Örneğin dükkânınız açıkmış, ancak Cuma namazında kapatıp gidecekmişiz dükkânımızı (Hırsızlık falan olmasın diye, dükkânın namaz boyunca kapalı olması bizim iyiliğimize elbette)…
Gördünüz mü, ayete göre; namaz (2 rekât ve hutbe) biter bitmez yeniden ve HEMEN yeryüzüne yani geldiğimiz dükkânlara dağılacak ve dükkânları yeniden açacak, Allah'ımızın lütfundan kazanacakmışız (Dikkat edersiniz Cumanın farzı iki rekâttır. Neden? Çünkü Gelenekçiler, cemaatle kılınan bu namazı değiştiremediler. Ve normal diğer namazlar kaç rekâttan kılınıyorsa bu da aynen kılınıyor. Cumanın diğer namazlardan tek farkı cemaatla kılınması gerekliliğidir. Bazı Gelenekçiler,  Cumanın iki rekât olduğunun Kur’an’da olmadığını dolayısıyla Kur’an’da her şeyi bulamayacağımızı iddia ederler. Hâlbuki Allah “biz onda hiçbir şeyi eksik bırakmadık” diyor. Namazlar zaten iki rekât olduğundan ayette Cumanın iki rekât olduğunu belirtmesine gerek yoktur ki… Çünkü zaten bütün namazların iki rekât olması gibi Cuma da iki rekâttır. Allah(cc), sadece Cumaya özgü olarak gidin 2 rekât olan öğlen namazını cemaatle kılın diyor. Bazıları Cumanın öğlen kılınması gerektiğini de nereden çıkartıyorsun diyebilirler. İnsanlar iş yerlerini sabah açarlar ve akşam kapatırlar. İş yerlerine gitmeden önce de sabah namazını kılmış olurlar. Dolayısıyla ayete baktığımızda, "Cuma günü ezanında HEMEN Allah'ı anmaya koşun; alış verişi bırakın. Bilesiniz ki bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz bitince yeryüzüne yayılın. Allah’ın lütfundan rızık isteyin. Allah'ı çok anın ki saadete erişesiniz." Diyor. Sabah namazının girişi çok erkendir ki o saatte alış veriş yapılmaz, akşam da işyerlerinin kapatılması, işlerin bittiği zamandır yani o saatten sonra yeryüzüne yayılıp rızık aranmaz artık… Çünkü o saatler artık dinlenmek için evlerimize çekilme saatidir. Geriye ne kaldı tabi ki öğle vakti. Dolayısıyla Cuma, öğlen vaktinde kılınır).
Gördünüz mü CUMA günü tatil değilmiş. Allah şunu anlatıyor, "Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe dilediğin günü tatil yap, ama CUMA gününü yapma. CUMA günü İŞYERLERİNİ AÇIK TUTACAKSINIZ. İsterseniz haftada 6 gün tatil yapın ama CUMA GÜNÜ ASLA! Çünkü ayete göre, Cuma günü öğle vakti (Cumu'a=zorunlu toplantı-cemaat günü) dağılmayacağız ve özellikle bir araya geleceğiz. Ayetler o günü tatil yapmıyor ve aksine tatil yapılmasını yasaklıyor. Oysa hadisler tam gün tatil yapıyor, öğleden önce ve sonra dükkânlar kapalı, ailece piknikte olmalıyız diyor… DÜNYADA BİRBUÇUK MİLYAR MÜSLÜMANIN %95'i (Türkiye, Bosna vb. hariç) CUMA GÜNÜNÜ RESMİ TATİL YAPIYOR. ÇÜNKÜ HADİSLER BÖYLE EMREDİYOR! Kim dinler Kur'an'ı?
Bakara-170 ve benzeri ayetler şöyle diyor: "Onlara Allah'ın indirdiğine (KUR'AN'a örneğin, Cuma'nın tatil olmadığı ayetine) uyun dendiğinde, onlar "Hayır biz atalarımız (Hadislere)a uyarız. Ya ataları hiçbir şeyi akıl edemeyen ahmaklarsa da mı uyacaklar?"
Bir Gelenekçi:  “…Kadınların  Cuma namazına gitmelerinin farz olduğunu söyleyerek, Allah'ın mabedini pazar yerindeki ayaküstü dedikodu yerlerine ve kabul günlerine çeviren ve gerçek mümin erkeklerin dikkatini dağıtarak Allah'ı zikrden alıkoyan o çenebaz gevezeleri mübarek camiye sokmak istemenizde çok fena maksatlar hissettim” diyor.
Cevap: BİZ ÖNCE İNSANIZ SONRA KADIN VE ERKEĞİZ A SALAK, SENİ DOĞURAN ANNEN BİLE KADIN DEĞİL MİYDİ? BABAERKİLLİĞİ BÖYLESİNE ABARTMANIN NEDENİ HERHALDE SENDEKİ "CİNSEL" BİR PROBLEMDİR. Eğer böyle düşünüyor ve Cinsel sapkınlığını dinsel  sapkınlık kılıfıyla örtmeye çalışıyorsan, o güzelim anne dişileri, sevgili eş kişileri böyle aşağılıyorsan, sen ALLAH'ın düşmanısındır.
Bir Gelenekçi: "Siz bizim mezheb imamlarımızdan, Peygaberin sünnet ve hadislerinden, yüzüsuyu hürmetine kıyametin kopmadığı sayısız evliyamızdan, İmamı Gazali, İmamı Rabbani ve daha sayısız ulamadan daha çok biliyorsanız, o dini kurun ama ismine  islam demeyin. Allah'a kulluk müşkildir" diyor.
Cevap: ÖYLE Mİ DOSTUM? YÜCE KUR'AN SADECE 4 MEZHEB İMAMINA ve SENİN SAYDIĞIN İSİMLERE GELDİ. BİZLER HÂŞÂ ANLAMAYIZ, değil mi… Eğer saydığın isimlerden birisi 1400 küsur yıldır çıkıp da, "YAHU EY MÜMİNLER, CUMA GÜNÜ TATİL DEĞİLMİŞ, TAM TERSİNE İŞGÜNÜYMÜŞ, Hadisler yanlışmış" demediyse, bunu 1400 yıldır "İLK, TEK VE ŞİMDİ BİZ SÖYLÜYORSAK", onlar görmemişlerse BİZE NE? Biz Kur'an okuyoruz, Hadis değil! Biz Kur'an'ı GÖREREK okuyoruz, Onlar görmemişlerse bize ne? Biz Kur'an'ı HANİF olarak okuyoruz, "Onlar bakar görmezlerse bize ne…
Birbuçuk milyar müslüman "Kurukalabalık" gibi "Cuma gününü" tatil yapıyorsa, sakın "Çoğunluğa mı size mi uyacağız?" gibi bir soru sormayın. Çünkü biz, Cuma 9-10'uncu ayetleri açınca gerçeği direk görüyor ve Allah’ın ayetlerine göre hükmediyoruz. Gelenekçiler ise Hadisleri görüyor ve onları toplayıp, onlara göre hükmediyorlar. Sözde Resulullah vefatından 220 yıl sonra yazılmış hadislerinde şöyle buyuruyor: "Cuma günü İslam Âleminin tatil günüdür. O gün bir bayramdır. Ticaret dâhil her yer tam gün tatil olur, herşey tatil olur.” Şimdi AYETE Mİ UYALIM, YOKSA BU UYRDURMA HADİSE Mİ?
Şimdi yukarıda Cuma günün nasıl değerlendirileceği ile ilgili verdiğimiz hadise tekrardan bakalım:
”Öğlene kadar Cuma'ya hazırlanırsınız ve Cuma namazından sonra çoluk çocuğunuzla masireye (Piknik) gidersiniz ki bir haftanın yorgunluğunu ailenizle birlikte eğlenerek istirahat edesiniz. Yahudilere Cumartesi günü size maile (Ailecek) istirahat GÜNÜ OLARAK Cuma günü buyurulmuştur. Zevcelerinizle halvetleşmek için de Cuma gecesi (Arap anlayışıyla gece günden önce girdiği için Perşembe gecesine Cuma gecesi diyorlar) akşam ezanı ile Yatsı ezanı arasıdır.“ 
SAÇMA Kİ NE SAÇMA! Cinselliğin Mart ayındaki hayvanlar gibi kızışma mevsimi olmadığı gibi saati de olamaz. O bir karşılıklı ve elverişli şartlarda oluşacak bir yakınlaşmadır.
"En iyi cinsel münasebet Cuma gecesi ve akşam ezanıyla yatsı ezanı arasıdır." Hadisteki mantığa bakın! Bu hadise göre, örneğin kışın saat 16.30 da orucu bozarsınız. Bir saat sonra da Yatsı-Terahiv kılınacaktır. Bu bir saat içinde hem iftarı açacaksınız, hem eşinizi aradan çıkaracaksınız. Bir de 4 eşiniz varsa, eşlerinizin tamamıyla adaletle cinsel buluşkuyu kuracaksınız, hemen güsul alıp teravih namazına koşacaksınız. Namazdan çıkınca (Kış geceleri 16 saat ya) itikafa çekilir gibi sabaha kadar zikredeceksiniz."
Bu ne biçim Hadis? Sözde bunu Hz. Ömer rivayet etmiş. O büyük zata niye böyle iftiralar atılır? (Yine Ömer'e iftira olan bir Hadiste, "İçinizden birileri çıkacak ve ben Kur'an'da zina edenleri taşlayıp öldürme cezasını bulamadım" diyeceklerdir. İşte onlar, okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklardır.")
”Sabah güsuluyla  namazınızı kılınız. Kur'an okuyarak Duhan (Kuşluk namazı 09.00 civarı) vaktini bekleyip, kılın. Sonra en yeni, en iyi ve en temiz elbiselerinizi giyiniz, mümkünse bir daha boy abdesti alınız, güzel kokmak için hacıyağınızı sürünüz, saçlarınızı zeytinyağı ile tarayınız, gözünüze sürme çekiniz. Müslüman hatta batılı her insan, gerek cimadan önce ve sonra "Duş" alır, zaten tertemiz gezer! Zaten temiz giyinmelidir, parfümlenmelidir, taranmalıdır, derli toplu olmalıdır.“
Bu müslümanın, bizim, uygar insanın HERZAMANKİ hali olmalıdır… Bir hafta pis ve pejmürde gezip, CUMA öğleden önce mi bu temizliği yapacağız? HER AN TEMİZ OLMALIYIZ, abdest ancak bu temizliğin üzerine bir CİLA çekmektir.
”En uzak camiyi hedef edininiz ve yola çıkınız. Cami ne kadar uzak olursa adım başına bir hac sevabı alacağınız için en en en uzak camiye yürüyünüz. Cuma Selası  okunduğunda asırlık (yüz yaşında veya buna en yakın yaşlarda) bir ihtiyarın önüne geçmeyecek biçimde Allah'ı zikrederek çok ağır ağır camiye yürüyünüz.”
İyi de Hadis bir şeyi unutmuş: Ayete göre ("İza Nüdiye=Çağrıldığınızda, ezan okunduğunda" HEMEN ALLAH'I ANMAYA KOŞUN ALIŞVERİŞİ BIRAKIN.")  Cuma günü işgünüdür. Şimdi biz işyerinin içindeyiz ve öğlen ezanını abdestli olarak bekliyoruz. Öğlen ezanı okunuyor, HEMEN dükkânı kapatıp, CUMA NAMAZINA KOŞUYORUZ. Şimdi "O en uzak Cami"ye AĞIR AĞIR nasıl gideceğiz?
“Cuma'yı tadili erkanıyla (Önce-sonra sünnetleri, Zuhru Ahiri ve tesbihleriyle) eda ediniz. Biliniz ki camiden en son çıkan en çok sevaba naildir."
CUMA BİR HUTBE+İKİ REKÂT'TIR. HEMEN KILINACAK VE HEMEN YENİDEN İŞYERLERİNİ AÇMAK ÜZERE KOŞUP GİDECEKSİNİZ. Bu durumda nasıl EN SON'a kalmak istersiniz? Ya herkes EN SON çıkmak isterse, 24 saat orada mı kalacaksınız?
"Daha sonra maile (Ailece, çoluk çocuklarınızla) mesireye çıkınız ve ta'dilin  (Tatil) size ihsanının zevkini çıkarınız."
İYİ DE KURANA GÖRE ORTADA TATİL YOK Kİ. YİNE İŞYERİNE GİTMEMİZ, KAPADAĞIMIZ DÜKKÂNI AÇMAMIZ İSENİYOR. Şu pikniği ertesi gün ya da bir önceki gün yapsak ne olur? Niye ALLAH'IN YEGÂNE ÇALIŞMA EMRİ OLAN GÜNE TEHİR ETTİK Kİ?
”Beni Yedi kudretinde tutan Allah'a yemin ederim ki, şefaatime nail olamaz, ebedi çılgın ateş azabında helak olursunuz."(Eğer yukarıda hadislerlerde belirtilen şeyi yapmazsak bizi böyle bir ceza bekliyormuş).
HADİSLERİ YUTTURMAK İÇİN UYDURULMUŞ BİR YEMİN OLAN "Beni kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki..." ile başlayan hiç bir hadis'e inanmayın, bu doğrudan "Yezid"in KATKISI ve ÜSLUBUDUR.
Bir soru: Ayette bahsedilen günün Cuma günü olduğunu ve sözü edilen saatin Öğlen namazı olduğunu nereden çıkarıyorsunuz?
Cevap: Ayet zaten Cuma günü dediğinden dolayı cemaatle kılınması gereken bu toplu namaz için öğlen toplanıp tam öğlen vakti kılmamız gerekiyor. Öncelikle ÖĞLEN ezanı olduğunu şuradan çıkarıyoruz. Kur'an'da İKİNDİ namazı diye bir namaz yoktur, bunun yerine günün iki yanı vardır. Günün iki yanını ise SALÂTI VUSTA=Direğin gölgesinin en kısa olduğu saat" ayırmaktadır. O ayıraçtan öncesi SABAH, arkası ise ÖĞLEN namazı vaktidir. Yani gün doğumundan öğlen direğine kadar bir vakit, ötekisi günbatımına kadar ikinci vakittir. Yani bu ayıraçlar arasında İSTEDİĞİNİZ bir zaman diliminde vaktin namazını kılabilirsiniz. Ana kural şudur: İKİ EZAN ARASI VAKİT GEÇERLİDİR. Tek veya küçük cemaatler halinde evinizde vb. vaktin farzını kılabilirsiniz. 
Ama CUMA NAMAZI İÇİN "Ezandan güneş batana kadar" istediğimiz bir saatte değil, vakit girdiği anda topluca cemaat halinde kılmamız gerekiyor. Nitekim ayette namaz için çağrıldığınız anda yani vakit girdiği anda namaza koşun diyor. Bu nedenle vakit girer girmez namazı cemaatle kılmamız gerekmektedir.
Normal günlük namazlarımızda Cem/cemaat olmanın koşulu en az iki kişidir. Cuma namazının cemaatle kılınmasının koşulu ise (Cuma CAMİASI) bir askeri takım (4 manga veya Resulullah döneminde beş manga, her manga 8 er-erbaştan oluşur) olmak zorundadır. Bu koşul sağlanmazsa Cumanın cemaatle kılınması farzı ortadan kalkar. Bu durumda cumayı cemaatle kılmak zorunda değilsinizdir. Yani öğlen namazını vaktini geçirtmeden herhangi bir saatle kılabilirsiniz. Fakat sayı sağlanırsa öğlen vakti girer girmez alış verişi, ticareti bırakıp derhal cemaat halinde iki rekâtlık namazı kılmak zorundasınız. Ayrıca, Cuma namazından önce, hutbe de şarttır, yapılması gerekmektedir.
Dolayısıyla Cuma günü, öğlen vakti girer girmez hemen toplanıp namazı kılmamız emredilmiştir.  Çünkü burada arzulanan HAFTADA BİR KEZ İLLA Kİ ÖĞLENİN İLK SAATİNDE TOPLANMA emridir. O gün tatil olsaydı, her birimiz bir yerde olacaktık. Allah'ımızın istediği bunun tersi: Dükkânlar açık dursun ki, TOPLUCA HUTBE ve İKİ REKÂT NAMAZ İÇİN ATAK VE TETİKTE BULUNUN. Yani Allah bizden BİR TEK GÜNÜ YANİ CUMAYI "Tatil yapmayın" diyor. İkinci olarak da "Başka zaman iki ezan arası istediğiniz saatte namazı kılın ama İKİNCİ BİR İSTİSNA OLARAK Cuma öğlen ezanı okunduğunda İLK ANDA KILIN." Buyuruyor…
O gün neden Cuma?
Arapça Pazar gününden başlayarak günler Ahad=Pazar, İsneyn=Pazartesi yani ikinci gün, Sallase=Salı yani üçüncü gün biçiminde idi. (Türkçeye sonra Selçuklular döneminde Cihar-Şenba=Dördüncü gün Çarşamba ile Penc-Şenba=Perşembe yani beşinci gün de girdi.) Cuma'nın adı 6.gün idi. Aynı dönemde Medine'nin de adı Yesrib idi. Cuma ayeti geldiğinde sitte günü yerine CUMA dendi. Bu yüzden kuşkumuz yok. Zaten Arapça günlere bakarsan, birincigün, ikincigün, üçüncügün, dördüncügün, beşincigün CUMA ve yedinci gün biçiminde dizildiğini görürsün. Cuma'nın 6.gün olduğu artık kuşku götürmediği gibi, Öğlen ezanının da CUMA NİDASI olduğu bellidir.
PEKİ, (ayn ile yazılan) CUMU'A ne demektir. ASR=Yüz (Yüzyıldan anımsayınız.) AŞR=10 (Aşure yani on malzemeden anımsayınız). Rekât=2 Zekât=12 vb. (Düzine demektir, malın kırkta biri değil, 12'de biri ZEKÂTTIR.) Bunun gibi FERD=1, CEMAAT=2 ila 39 kişi arası kalabalık, CUMU'A "Takım yani her biri onar kişiden dört manga düzeni"  Cemiyet: Bundan yani 40 kişiden daha fazlası vb. Evet, Cuma için bir askeri takım gibi 40 kişi olma gibi bir şart var. (Bundan daha az cemaat varsa “Cumanın, cemaatle tam öğlen vakti girdiği zaman kılınması gerekir”, şartı ortadan kalkar. Ancak dileyen bundan daha az cemaatle de Cuma namazını kılabilir).
Cuma namazının kılınabilmesi için bir cemaat ve namazı kıldıracak bir "İmam" şarttır… Dinimizde kısa ve kolay bir sure (anlamını arapçasıyla bildiğiniz bir süre) okuyacak kadar bilen ve namaz kıldıran herkes İMAMDIR (İmamın kendisi dâhil olmak üzere arkasındaki bütün cemaatin Kur’andan okuması ve namazın gerekliliğini yapması gerekir. Yani imamla namaz kılmak ile tek başımıza kıldığımız namaz arasında hiç fark yoktur. İmam da, namazda okumuş olduğu ayetleri kendi kulağının duyabileceği fısıltıda söyler ve cemaatten kimsenin bu fısıltıları duymaması gerekir. Cemaat de aynı şekilde okumuş oldukları sureleri fısıltı şeklinde okurlar. İmam cemaati yönlendirmek için sadece tekbirleri (Allahuekber) sesli bir şekilde söyler. Geri kalan her şeyi fısıltı biçiminde kendi duyacağı ölçüde söyler).
İmamlık kalıcı bir kurum değildir. Günün ilk namazını örneğin "Manav Osman efendi, ikindi namazını Kasap Mehmet efendi, gece namazını Öğretmen Ahmet efendi kıldırırlar." Bunun için maaş alamazlar. Çünkü Allah yolunda din sınıfı YASAKTIR. Yani sürekli imam edinmek, ona maaş, lojman vermek, yanına da yine maaşlı bir müezzin katmak, HARAM'dır. Çünkü dinimizde "Ruhban sınıfı" yoktur. Bizi önceki batıl dinlerden ayıran başlıca özellik, bizde Papaz=İmam ve Zangoç=Müezzin olmasının yasaklanmasıdır. Ancak şimdiki Gelenekçi İslam anlayışında, herbirine 250 milyon lira kadar maaş veriliyor, lojman ve giderleri veriliyor, yanına asgari ücretli müezzin veriliyor. Cenaze, nikâh, mevlit vb. derken aşırı imtiyazlı bir DİN SINIFI ortaya çıkmış durumda... Bunların görevi 5 kez cami açıp-kapamak. Devlet memuru kardosunda istihdam ediliyorlar. Bir yanda üreten ve vergi veren kamu çalışanı, öte yanda "Namaz kıldırma memuru" olarak üreten değil TÜKETEN imamlarımız... Onların maaşını biz vergimizden ödüyoruz. Böyle bir lüksümüz var mı? Yasalar acilen değiştirilmeli ve önlem alınmalı. Çünkü imam enflasyonu kapıyı çalacaktır. Yılda 1500 imam yeni yeni katılmaktadır. Bunun sonu nereye kadar gidecek? Salt memurlara çalışan devlet bütçesindeki bu katrilyonluk maaş tahsisi gerçekten lüks! Yeni düzenlemelerle namaz kıldırma işi RANDOM olarak yöre halkına verilmelidir.
(Her insan devamlı olmamak ve ücret almamak kaydıyla İMAM OLUR. İmam olan kişinin diğerlerinden tek bir farkı vardır, o da "Kaptan" konumundadır. Kur'an'ı yanlış, eksik, ayet dışı okumama gibi BÜYÜK BİR SORUMLULUĞU vardır. Cemaat namazında (iki kişi de bir cemaattir) imama uyan kişi bunu niyetle söyler. İmam'ın özel bir niyet çekmesine gerek yoktur, ancak imam olduğunuzda "Yarabbi, ibadetimi kabul et, yanlıştan yanılgıdan koru" diye bir İÇ GEÇİRİRİRseniz iyi olur. İmam olduğunuzda, birinin size çay bile ısmarlaması tehlikelidir. Ola ki o  "ÇAY" bir ücret karşılığı anlamına gelebilir.)
Tevbe 34-35: Ey inananlar, din bilginleri (İlahiyatçılar) ve din adamları (İmam müezzin) parasını haketmeden yerler ve ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü (Bahşişleri) yiyip (İmamlık işini) ALLAH yolunda harcamayanlara acı bir azap müjdele."
İmam-hatipler, tüm camiler ve çalışanları bilaistisna SİYASAL İSLAM PARTİLERİNİN TABİİ ÜYELERİDİR. Bunları bırakıp HANİF'liğe üye olalım. Allah Partisinin yolunda gidelim. O öyle bir partidir ki, Siyaset üstüdür. Hükümetler üstüdür. Devlet ve kurumları üstüdür.
Devletler ve ülkeler üstüdür. Dünya üstüdür. O evren üstüdür. "Din'i ALLAH'A HAS KILIN" Unutmayın ki en başta ALLAH LAİK'tir ve "Benimle kulum arasına hiç kimse giremez. Ben kuluma şahdamarından da yakınım" diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder