21 Eylül 2010 Salı

YALAN SÖYLEMEK

Maide 89: Allah sizi, yeminlerinizdeki ‘rastgele söylemelerinizden, boş sözlerden' dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) keffareti, ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara imkân) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde (bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz.
Evrende en az yalan söyleyen Hz. İbrahim idi... Kur’an’da üç yalanı da var... Kur’an’a göre bize 10 yalan CAİZDİR. Nefsinizi kurtarmak için ve iki dargını (Karı-koca gibi) barıştırmak için ise dilediğiniz kadar yalan söyleyebilirsiniz. Eğer zulüm göreceksen "Müslüman olduğunu inkâr edip, Allah’ı da inkâr etmene " izin veriyor Allah... (Kalbin inkâr etmiyor ya? Allah kalbini sadrında olanı bilmiyor mu?)
Ancak şu var ki, Hanifler, EN AZ YALAN SÖYLEYEN topluluktur... Günde söylediğiniz yalan üçü geçmesin aman dikkat. İnsan kendine yalan söyleyebilir, bunun KİMSEYE zararı yoktur ama başkasına dokunan yalan (Kezb ve iftira, ğıybet, dedikodu vb.) işte o çok kötü.
Kur'an yalan söylememizi de MECBUR olundukça emreder (Domuz etinin mutlak açlık halinde yiyebileceğimizi söylediği gibi). Örneğin: Düşman eline düştünüz. Müslüman olanlar katlediliyor. Siz "Dininizin Müslümanlık olmadığına ilişkin YALAN söyleyebilirsiniz". Çünkü Allah o SAVAŞTA sizden ölmenizi istemiyor. Domuz eti yiyerek yaşamanızı istediği gibi, yaşamanızı istiyor. Yaşarsanız savaşa devam edersiniz. Göreviniz ise SAVAŞA DEVAM... Örneğin sen, yurtsever bir görevlisin (tut ki MİT ajanı ol) ya da Amerikalısın: CIA için çalışıyorsun ya da Hanif'sin ve gelecekte Süfyani ordusuna esir düştün vb. herkesi sorguluyorlar! Ne diyeceksin yani? "Ben hiç yalan söylemem (MİT, CIA vb.) ajanı olduğumu kabul ediyorum!". Sonra seni orada kurşuna dizsinler... Söyleyeceksin elbette yalanını...
[Çoğu Boşnak ve Arnavut erkeklerini Sırp kasapları "Sünnetli mi" diye yokladılar ve öldürdüler. Kurtulan bir kişi/katliamın şahidi şöyle anlatıyor: "Ben YAHUDİ olduğumu söyledim" diyor. Hemen telefon ettiler, komutanları doğruladı: "Evet Yahudiler de sünnet olurlar. Bize İsrail'den direktif geldi, bir tek Yahudi öldürülürse, Sırbistan başınıza yıkılmak öte, tarla olur. İsrail'i ve Siyonizmi karşımıza almak istemeyiz. YALAN söylese bile bu riski göze alamayız. Onu vurmayın!"]
Beyaz yalanlar, bunlar insanın kendisine söylediği yalanlardır. (Allah'tan) Başkası asla bilmez ve yalan bile sayılmaz. Kendini aldatabilirsin, NEFS (Özkimlik) senindir ama BAŞKASINI ALDATIRSAN, yani kendi aldatını, başkasına da çıtlatırsan, iş değişir ve GRİ/KÜL denen yakan yalan olur.
"Birinin kapısını üç kere çalınız, yanıt yoksa hemen dönün". O biri içeride ise ve kapıyı açmıyorsa, bir anlamda "BEN EVDE YOKUM" yalanı söylemiyor mu? Beyaz yalanlar bu açıdan başkalarına zarar vermediğinden, iftira kapsamında olmadığından izinlidirler/ama yapılmasalar daha iyi olur. Yatmadan önce "Bugün Allah için ne yaptım? Kaç beyaz ya da kara yalan söyledim? Sevmediğim kişilere zoraki gülümsedim, vb." Komşum geliyor ama kapının ağzında duruyor, kapı açık ayaz buz gibi ev soğuyor. İçeri de gelmiyor kapı ağzında yarım saat muhabbet. İçimden "Git artık" diyorum ama bana "Sizin zamanınızı aldım, ayakta tuttum" dediğinde, "Aman rica ederim komşum, ne demek her zaman başınız sıkıştığında gelin" diyorum bu beyaz bir yalandır ama yalan işte...
GRİ yalanlar ise ZANN'dır. ZANN (sanı, sanmak) bir HA/VET'tir (Hayır/evet). Eğer bu DOĞRU çıkar ise EVET ama doğru değil, kişisel bir paranoya ise HAYIR! Doğru çıkarsa bile yine Kısmi günahtır. Çünkü verilen ÖNCELİKLİ emir: "İnsanların ayıplarını örtmek"tir. Ya doğru çıkmazsa? KARAYALAN=İftira olacaktır. Sırf "SEN" kuşkulanıyorsun diye, yoldan geçen herkesi tutuklatalım mı? Sırf sen "Şu casus, bu fahişe, homoseksüel ötekisi bakire değil" diye ZANN ediyorsan, hele bir de polis şefi falan isen, sokaktaki adama "Casus olmadığını ispat et" mi diyeceğiz. İsnadı, suçu, ithamı yükleyen SENSİN, Sen ispat et casus olduğunu!... Sen öyle buyurdun diye, elin namuslu hanımefendisini zührevi hastalıklar hastanesine gönderip, fahişelik kontrolü mü yaptıralım? Vesika mı verelim eline haksız yere! Her genç kızı sen ZANNediyorsun diye bekaret kontrolüne mi göndersin anası, babası ya da okul müdürü olan o yobaz… Kara yalan "ZANNETMEKTEN" öte İFTİRA'dır. Başkasını zann altında bırakır, çamur atmış ama İZİNİ bırakmış olursun. O iz silinemediğinden bana HER çamur atılır ki, KAPKARA olayım! Ve bir iftira eğer HAYIR olarak geri çevrilirse, bu dünyada o kişi bütün şanssızlıklarını o iftirasından bilsin. Ve öteki İlahi Adalet Âleminde eğer acıktığında kendisine verilen yemek, mezarda çürümüş kokudan yanına yaklaşılmayan ve ğaytadan onyüzmilyonbin kere daha kötü kokan ZOMBİ eti ise; bil ki o zombi senin zann denen paranoyanı tatmin etmek için uydurduğun ve iftira attığın o ÖLÜ KARDEŞİNİN ETİ'dir. Bundan tiksinmez misin?
Hucurat 12: Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder