21 Eylül 2010 Salı

CİNSELLİK

Kur’an’ın kadın erkek ilişkisi hakkındaki hükümlerinde bir yanlış anlama da cinsel ilişkinin tarlaya tohum ekmeye benzetilmesini, anlamama yüzünden olmuştur. Bakara suresi 223. ayette “Kadınlar sizin tarlanızdır, tarlanıza dilediğiniz şekilde varın.” şeklindeki açıklamayla, cinsel ilişkinin her şekilde yapılabileceği, bu konuda hiçbir kısıtlama olmadığı anlaşılır. Bu ayet her şeyi kısıtlamaya meraklı gelenekçilerin cinsellik alanını da kısıtlamaya çalışması önünde set olmuş bir ayettir. Bu ayete rağmen Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi bazı gelenekçiler cinsellik alanında hangi gün cinsel ilişki yapılabileceğine kadar teferruatlar ve yasaklamalar ile insanların cinsel hayatlarına da burunlarını sokmuşlardır. Oysa ayet cinselliği sınırlayıcı görüşleri yıkar. “Tarla” kelimesinin Türkçe’de kulağa kaba gelmesi bizi aldatmamalıdır. Eğer “tarla” sözcüğü kulağınıza kaba geliyorsa “ürün alma alanı” şeklinde bir tamlamayı ayette aynı yere koyun: “Kadınlarınız sizin ürün alma alanınızdır. O halde ürün alma alanınıza dilediğiniz şekilde varın.” Bu deyim uzun anlatımlı olsa da ayetin Arapçasının aynı manasını verir.
Toprağa tohum bırakılınca canlı olan fidanı netice verir, hanımın içine eşinin spermlerini bırakmasıyla evliliğin fidanı olan çocuk ortaya çıkar. Bu yüzden bu benzetme insanları düşünmeye sevkeden, gereksiz yasaklara set çeken çok güzel bir benzetmedir. Kur’an’da bu tip düşündürücü güzel benzetmeler sıkça yapılır. Başka bir ayette de kadınla erkek birbirlerinin giysileri olarak tanıtılırlar.
Bakara 187: “Onlar sizin giysileriniz, siz de onların giysilerisiniz.”
Dişi derken OVER, yani büyük bir yumurtadan söz ediyoruz ve bunun tabiatının TOPRAK olduğunu; Buna çok küçük fakat çok sayıda spermin ERKEK olarak âşık olduğunu anlıyoruz. Tabii bunu Kur’an örneklerinden çıkarıyoruz. Örneğin "Dişiler sizin TARLANIZDIR, onlara TOHUM ekiniz”, ayeti bu anlamdadır. Dişilerin TOPRAK ANA tek büyük parça olduğunu; ama TOHUMLAR diye minik minik parçacıkların o OVERe ekilen spermler olduğunu bildiriyor ayet. Bu açıklama gerçekten çok düşündürücüdür. Nitekim Mikroskopun olmadığı o DEVİRLERİ düşünürseniz, bu açıklamanın ne kadar bilimsel olduğunu görürsünüz…
Kadın >>> OVER/Toprak. Tohum topraktan çıkar (kadın doğurur) ama tohum (Sperm) TOPRAK değildir, HAVAdan serpmedir. Tarla=Over tek parça dev bir şey iken, tohumdan sayısız vardır… İşte Kur’an’ı, BİZLER BÖYLE ANLAMALIYIZ. Hanifçe... O çağda düşünün ki, MİKROSKOP YOKTU… NE GÜZEL anlatılmış!
Ayetteki "dilediğiniz gibi"den kasıt da, evli olmak koşuluyla çiftlere, aklınıza gelebilecek her her her her türlü aşk oyunu için TAM RUHSAT VERİLMİŞTİR. Burada haramdı, sakıncalıydı falan diye HİÇBİR ŞEY yok. Olsaydı RESMEN yazardı Allah’ımız. Şu HELAL, şu ise haram derdi. BİZİ BURADA DA KANDIRDILAR. Cinsel buluşmada HER MÜBAH ve sınırsızlığı budamaya başladılar. Kadının sağlığı açısından hayız ve nifas dışında HİÇBİR KISIT yok. Kadın erkek bir birlerine HELAL olmak şartıyla cima (coitus) SINIRSIZ MÜBAHtır ve fantazya doludur.
(Bakara 222: “Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın…” ayeti gereği kadınların sağlığının korunması açısından hayız ve nifas zamanlarında kadınlarla cinsel ilişki yasaklanmıştır. Nitekim tıbbi veriler, ay halindeki kadınla cinsi münasebette bulunmanın birçok kadın hastalıklarına vesile olacağını özellikle münasebet yoluyla kadın rahmine giden erkek menisinin mikroplu kanlara karışmasıyla rah­min giriş ve çıkış yolunda iltihaplanmanın meydana geleceğini izah eder. Cinsi münasebetten sonra kadın hamile kalırsa, daha cenin halinde iken çocuk tehlikeli mikropları kapar. Bu nedenle bu zamanlarda kadınlarla cinsel ilişkiye girmekten kaçınılmalıdır).
İkiden fazla coitus yasaktır (Yani birden fazla eşiniz varsa bunlarla aynı anda birlikte olamazsınız). Zina ise KAÇINILMASI gereken bir kötü yöneliştir. EHLİLER (Nikâhlılar: Resmi nikâh, dini nikâh ve flört nikâhı) sınırsız biçimde ÇİFTleşebilirler. Ve yineliyorum: EŞİNİZİN onayladığı ya da teklif ettiği HERŞEY MÜBAHTIR. HERŞEY deyince adını artık siz koyun, buraya yazmayalım.
Burada şunu da belirtmemiz gerekmektedir: Bakara 222: “Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” Ayeti gereği kadınlarla arka yoldan (popodan) cinsel ilişkiye girilmesi yasaklanmıştır.  Bu yasak gizli bir anlam olarak Şuara 165- 166-167, Neml 55 ayetlerinde de ortaya çıkmaktadır: Allah(cc) kadınların, erkeklerle benzer yerleri olan, popo kısımları ile cinsel buluşma yapılmasını yasaklıyor. Bu durum kadınların sağlığı açısından da uzak durulması gereken bir davranıştır.
Ayrıca, bir yaratılış garipliği olarak doğan homoseksüeller dışında Allah(cc), erkek-erkek, kadın-kadın ilişkisini de haram kılmıştır. Yani doğuştan tam anlamıyla erkek ve tam anlamıyla kadın olarak doğan ve kadınlık-erkeklik dürtülerine sahip olan normal insanların cinsiyetini değiştirmesi ya da kadın-kadın, erkek-erkek olacak şekilde bir cinsel ilişkiye girmesi haramdır. Doğuştan homoseksüel bir yapıya sahip olanlarda ise bu durum farklıdır. Doğuştan homoseksüel bir yaratılışla yaratılanlar, Kur’an tarafından dışarlanmazlar, Kur’an bunu bir yaradılış garipliği olarak görür ve onların CİNSİYETİNİ seçmeleri ve karşıt cinsle evlendirilmelerini MÜBAH görür.
Doğum kontrolünü evli çiftler yapabilirler. Ancak; doğum kontrolünde, çiftlerin sağlığını tehlikeye atmayacak yöntemler kullanılmalıdır. 
Nesli korumak, onu güçlendirip gözetmek, onu rasgele çoğaltıp düzensiz ve gözetimsiz yetiştirmekten önce gelir. Hamilelik müddeti genellikle dokuz ay olduğuna ve süt emzirmeyi tam olarak yapmak isteyen için bunun müddeti tam iki yıl olduğuna ve bu müddet içerisinde hamilelikten sakındırıldığına göre, iki kardeş arasında üç yıla yakın bir müddet olmalıdır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
Ahkaf 15: Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşıması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihâyet yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: “Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt. Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben.
Bakara 233: “Anneler, çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için – tam iki yıl emzirirler..........”
Tıp, bu müddete iki-üç yıl daha ilave eder ve bunun, kadının hamilelik ve süt emzirmekten dolayı kaybettiği gücünü geri alması için gerekli olduğunu söyler. Bu gün bilimsel bir gerçek olarak, bebek için, anne sütünün hayvan sütlerinden ve her türlü mamadan  daha üstün olduğu biliniyor. Psikologlar da iki çocuk arasındaki ideal sürenin üç yıldan aşağı olmaması gerektiğini bildiriyorlar. Sanki Kur’ân’ı açıklıyorlar. Ve dünya üzerindeki istatistikler, âile fertlerinin miktarı ile çocuğun zekâ seviyesi arasındaki ilişki ile kardeşlerin sayısı ile zekâları arasında ters bir orantının varlığını göstermektedir. Yani kardeşlerin sayısı arttıkça zekâ seviyeleri düşmektedir. Kısaca demek istiyoruz ki, nesli korumak onu güçlendirtip gözetmek, onlara nitelik kazandırmak rasgele çoğaltmaktan önde gelir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder